Bir şehir düşünün; 300 yıl önce Fin Körfezinde bataklık üzerinde doğmuş ve kurulduğu günden beri dünyanın en güzel şehirlerinden biri unvanını koruyor. O dönemde çılgın proje olarak anılan projenin sahibi, bizim Deli Petro diye andığımız Çar I. Petro, Rusların deyimiyle Çar Büyük Petro. İtalyan Mimar Domenico Trezzini tarafından kuzeyin Venedik’i olarak tasarlanan kentteki inşaatlar süresince Rusya’nın her bölgesinden ünlü taş ustaları getirildiği gibi Baltık Denizinden limana gelen her geminin beraberinde taş getirmesi şart koşulmuş. Şehir, kısa sürede tiyatro salonları, kiliseleri, opera binaları ve geniş caddeleriyle Çarlık Rusyası’nın başkenti olmuş. Sovyetler Birliği döneminde ismi Leningrad olan şehir bugün 5 milyon nüfusa sahip.
Bu tarihi bilgiden sonra dünyanın en büyük 5 müzesinden birini barındıran ve Rus Edebiyatının öncüleri kabul edilen isimlerin yaşadığı kentte 2014 yılının Ağustos ayı ortalarında yaptığım geziden biraz bahsetmek istiyorum.
Ulaşım: THY ile yaptığım 3,5 saatlik bir uçuşun ardından St. Petersburg’a vardım. St. Petersburg Havalimanı çok büyük değil ve biraz karışık. Exit yazan bir tabelayı takip ettiğim halde çıkışı bulmakta biraz zorlandım. Daha önceki seyahatlerimde olduğu gibi hemen bekleme salonundaki Information noktasına giderek şehir merkezine nasıl gidebileceğimi öğrendim ve üzerinde metro haritasının da bulunduğu bir şehir haritası aldım. Sizi metro istasyonuna götürecek aktarma otobüsü havalimanının hemen önündeki duraktan geçiyor ve 39 numaralı otobüs. Bilet almanıza gerek yok, otobüste biletçi var ve 25 Ruble karşılığında otobüsten alıyorsunuz. Otobüsün son durağı Moskovskaya metro istasyonu olduğu için “acaba durağı kaçırır mıyım?” endişesi taşımayın. Metro istasyonuna ulaştıktan sonra şehrin istediğiniz yerine ulaşabilirsiniz. Metroya indiğinizde bilet gişesi ile karşılaşacaksınız. Çok binişli kart olarak satılan metro biletini ilk defa alıyorsanız biniş kartı için 55 Ruble, bir de kaç binişlik isterseniz o kadar bilet ücreti ödeyeceksiniz. Örneğin 10 binişlik kart dolumu 320 Ruble. Benim gibi genelde yürüyerek gezmeyi tercih eden birisi iseniz 10 binişlik yükleme 1 hafta yeterli.
Hava durumu: Ağustos ayının ortası olmasına rağmen gündüzleri serin akşamları ise soğuk denebilecek bir havası vardı. Tedbirli gitmiş, yanıma yazlık mont ve uzun kollu gömlekler almıştım. Buna rağmen zaman zaman esen sert ve soğuk rüzgarların etkisiyle ve Türkiye’deki kavurucu yaz sıcaklarından sonra böyle bir havayla baş başa kaldığım için hasta olmaktan kurtulamadım. Bu mevsimde çok kısa sürede hava değişebiliyor, gömlekle gezebileceğiniz havada dışarı çıkmışsanız bile yanınızdan montunuzu ve şemsiyenizi mutlaka taşıyınız. Aşağıdaki fotoğrafta halkın kıyafetlerini görebilirsiniz.
Konaklama: Önceden rezervasyon yapamamıştım ve havanın akşam geç karardığını bildiğim için şehir merkezine gittiğimde otellerin yoğun olduğu Nevsky Prospect civarında bir kaç otel inceleyip mutlaka bir yer bulurum düşüncesinde idim. Nitekim öyle oldu. Metrodan Nevsky Prosoect’in tam ortasındaki Gostiny Dvor istasyonunda inip bir yandan yürürken bir yandan da internetten otel bakıyordum. ilk gittiğim otel, Nesky 44 adresinde ve metrodan indiğim istasyonun tam karşısında bulunan RA Hotel oldu. Resepsiyona gittim ve çok az İngilizcesi olan resepsiyon görevlisinden fiyatı öğrendiğimde biraz yüksek olduğunu, 1 hafta konaklama için indirim yapılıp yapılamayacağını sordum. Telefonla otel yöneticisini arayıp beni görüştürdü ve güzel bir indirimin ardından kahvaltı dahil gecelik 2.000 Ruble (yaklaşık 130 TL) gibi bir fiyat üzerinde anlaştık. Yakın zamanda restore edilmiş otelin odaları bakımlı, temiz ve düzenli idi, her gün temizlik yapılıyordu. Kaldığım süre içerisinde hiçbir olumsuzluk ile karşılaşmadım. Amacınız sadece şehir merkezinde konaklamak ise tavsiye ederim.
Gezilecek Yerler: İnternette gezilecek yerler ile ilgili arama yaptığınızda genelde aynı sonuçlar ile karşılaşırsınız. Gezi için ayırdığınız süre içerisinde göreceğiniz Barok mimarisinin birbirinden harika binaları arasında şehri bir çok noktadan kesen kanalların kenarlarında yürürken hiç canınız sıkılmayacaktır. 5 kilometre uzunluğundaki Nevsky Prospect’i mutlaka en az bir kere yürüyerek gezmenizi tavsiye ederim. Benim gibi fotoğraf meraklıları için eşine ender rastlanır güzellikte binalar, kanal, park alanları ve köprü manzaraları sizi büyüleyecektir. Yürürken yolunuzun üzerindeki tarihi mekanları da gezdiğinizi varsayarsak 2 gününüzü zevkle geçireceğiniz bir güzergah. Ancak bu süreye Hermitaj Müzesi gezisini katmıyorum.
Elbette ki St. Petersburg şehrini gezmekle, görmekle bitiremezsiniz. Ancak ben yaya yürüyebileceğiniz güzergahı sizler için Google Map üzerinden interaktif olarak hazırladım. İşte haritanın detayları;
A. Çariçe Katherina Heykeli: Aleksandrovsky Parkı içerisinde bulunan bu heykel diğer adıyla Büyük Katerinaya aittir. St.Petersburg’da evlenen çiftlerin düğün fotoğrafları çekmek için en çok uğradığı parktır burası.
Heykelin ön kısmı, üzerinde meşhur açılan köprüleri barındıran Neva nehrine bakmaktadır. Buradan Neva Nehri üzerinde tekne turuna katılabilirsiniz. Bu turlardan birine katılmanızı, şehri farklı bir bakış açısıyla görebilmek adına kesinlikle tavsiye ederim. Gün boyu kısa ve uzun turlar var. Biletler iskeledeki bilet gişesinde satılıyor ve uzun turun ücreti 350-400 Ruble (yaklaşık 20 TL) civarında.
B. Saint Isaac’s Cathedral (Sir Isaac Katedrali): Sadece belirli ve özel günlerde dini törenler için açık tutulan katedral günümüzde müze olarak kullanılıyor. St. Petersburg’un ikinci büyük katedrali ancak en görkemlisi… Müzenin iç mekan ziyareti için 250 Ruble (yaklaşık 16 TL), kubbeli tonoza (colonnade) çıkmak için ise ayrıca 150 Ruble (yaklaşık 10 TL) ödeyerek iki ayrı bilet alabilirsiniz. Ancak kubbeye çıkmak için yaklaşık 300 basamak çıkmak zorunda olduğunuzu ve çıktığınızda ise harika bir St.Petersburg manzarası ile karşılaşacağınızı da hatırlatmakta fayda görüyorum. Bence değer…
C. Hermitaje Museum (Hermitaj Müzesi): Bu müze sayı olarak dünyanın en çok eser barındıran müzeleri arasında yer alıyor ve tüm eserleri incelemek isterseniz her eser için 10 saniye zaman ayırdığınızı varsayıldığında müzenin tamamını gezmek yaklaşık 4 ay sürüyormuş. Müzede Picasso, Leonardo Da Vinci ve Rembrandt gibi dünyaca ünlü sanatçıların eserleri de dahil olmak üzere 16000 yağlı boya, 12000 heykel olmak üzere toplam 3 milyon eser varmış. Çariçe Katherina tarafından kışlık saray olarak yapılmış olan bina iç avlu, ana galeri, değerli taşların sergilendiği bölüm, silah salonu, büyük taht salonu, saray kilisesi, beyaz salon, konser salonu, balo salonu, küçük Hermitage’a geçiş bölümü, saray meydanı gibi bölümlerden oluşmaktadır. Meraklısı için tanıtım videosu burada.
D. Cathedral of Our Lady of Kazan (Kazan Katedrali): Rusya’nın en bilinen yapılarından olan Kazan Katedrali 1818′de Mimar Andrey Voronikhin tarafından yapılmış. İhtişamıyla ve büyüklüğüyle göz kamaştıran bu yapı sizlere gerçek anlamıyla görsel bir şölen sunacaktır. Nevsky caddesi’ne bakan cephesinde yarım daire şeklinde sütunları var. Cadde üzerinde bir tur attığınızda hemen gözünüze çarpacaktır.
E. Church Of Spilled Blood (Dökülen Kan Kilisesi): Nevsky Prospect’te yürürken Kazan Katedralinin sütunlarına sırtınızı döndüğünüzde hemen bu muhteşem yapıyı farkedeceksiniz. Kiliseye doğru yürürken yanından geçeceğiniz ve yapımında 32 çeşit değerli taş kullanılmış olan 1785 yapımı Mermer Saray (Mramorniy Dvarets)’ı sakın atlamayın. Dökülen Kanı Kilisesi (Spas Na Krovi)’ni yapımına 1883 yılında başlanmış ve 1907 yılında tamamlanmış. Moskova Kızıl Meydan’daki Aziz Vasil Kilisesini andıran bu Ortodoks kilisesi 7.000 m2′den fazla alan kaplayan mozaikleriyle ve nefes kesen detaylarıyla görülmeye değer bir yapı.
F. Gostiny Dvor (Nevsky Prospect’teki metro istasyonu): Burası gezilecek bir yer değil 
Eğer Nevsky Prospect’e metro ile giderseniz ineceğiniz istasyon burası. Benim kaldığım RA Hotel bu istasyonun tam karşısında ve cadde üzerinde idi. Caddeyi boydan boya gezmek sizin için zor ise ve zamanınız varsa bu istasyona gelip caddenin sağ tarafını ve sol tarafını ayrı ayrı günlerde gezebilirsiniz. Metro istasyonun üzeri iki katlı bir alışveriş merkezi olan Gostiny Dvor var. Sanırım metro istasyonu adını bu çarşıdan almış.
Moskovsky tren istasyonu istikametine doğru devam ederken, ayrıca;
G. Moskovsky Vokzal (Moskovsky Tren İstasyonu): Adından da anlaşılacağı üzere Moskova yönüne giden trenlerin ve bilet gişelerinin olduğu istasyon. Moskova’da ve St. Peterburg’da istasyon isimleri gidecekleri yönün adıyla anılıyor. Mesela Moskova’dan St.Petersburg’a tren ile gitmek isterseniz Leningradsky Rail Terminale gitmelisiniz. Bilmiyorsanız küçük bir bilgi; Leningrad, St.Petersburg’un eski adı. St.Petersburg-Moskova bileti 3.500 Ruble (yaklaşık 230 TL) ve sadece nakit ödeyebilirsiniz.* Hediyelik eşya ve kıyafet mağazalarının olduğu Naccax Alışveriş Merkezini ziyaret edebilirsiniz.
* Pastane, şarküteri, restoran bölümlerinin olduğu Yelisiyum Gastronomi isimli yeri gezebilir, hatta küçük bir ücret karşılığı içeride fotoğraf çekebilirsiniz. İçeride bol çeşit yiyecek ve içecek var.
* St. Petersburg’un en görkemli binalarından biri ve en büyük kitapçısı olan, Kitaplar Evi olarak ta bilinen Singer House binasını gezebilirsiniz.
* Göz alıcı renklerle dekore edilmiş masal dünyasını andıran iç mekanı ile çeşit çeşit şekerlemeler ve çikolatalar satan Kupetz Eliseevs‘i gezebilirsiniz.
Maalesef gişelerdeki görevliler Rusça’dan başka bir dil bilmiyor, bilet almaya giderken elinizde gitmek istediğiniz tarih, saat ve kişi sayısını belirten bir not ve pasaportunuz mutlaka olsun. Günde yüzlerce turiste işlem yaptıkları halde pasaportumda İngilizce yazılı olan doğum tarihime ait ay ismini bile anlayamadı görevli. Yolculuk 3,5 saat sürüyor, trenler çok konforlu ve modern. Normalden biraz pahalı olmasına rağmen restoran vagonunda yiyecek ve içecek için bir çok seçenek var, her şey lezzetli ve kredi kartı ile ödeme yapabilirsiniz. Bu arada hatırlatmakta fayda var eğer yolculuk yapmak isterseniz bilet gişesinde hızlı tren tercih ettiğinizi mutlaka belirtin. 8-9 saatte giden normal trenlerden bilet almayın. Çünkü bu trenler genelde gece gidiyorlar, manzara göremezsiniz ve trenler çok kötü. Ben 13:45’te hareket eden ve 18:15’te Moskova’ya varan tren için bilet almıştım. 2-3 saatte bir sefer olduğu için en uygun saat bu idi. İsterseniz gişeye göstermek için hazırlayacağınız pusulaya bu saatleri de yazabilirsiniz. Hareket saatinden en az yarım saat önce istasyonda olmanızda fayda var. Trenler çok uzun ve eğer vagonunuz diğer uçta ise trenin diğer ucuna yürümeniz 5 dk. zaman alabilir. Her vagon girişinde görevli var, biletinizi gösterip yardım isteyebilirsiniz. Tren sefer saatleri ve on-line bilet için bu siteyi ziyaret edebilirsiniz.
H. SEC Gallery (трц галерея): Nevsky Prospect’i Moskovsky Tren İstasyonu ile birleştiği köşeden kesen Ligovsky Prospect üzerinde dünyaca ünlü markaları bünyesinde barındıran bir AVM. Az önce bahsettiğim tren istasyonunun hemen yanı. Ayrıca üzerinde bulunduğu caddede de bir çok mağazalar ve hediyelik eşya satan dükkanlar var ve çok hareketli bir cadde, çevreyi tanımak açısından biraz yürüyebilirsiniz.. Eğer acıkırsanız AVM’de Türkiye’de ki gibi çok sayıda fast food veya restoran yok. Ancak ikinci katta yer alan Kitchenette’de çok güzel pizza, makarna veya diğer fast food ürünleri tercih edebilirsiniz. Ben et ürünü içermeyen bol peynir ve mantarlı bir pizza için yaklaşık 350 Ruble, portakal suyu için ise 300 Ruble civarında bir hesap ödemiştim. Ayrıca hatırlatmakta fayda görüyorum; eğer hediyelik veya hatıra bir şeyler almak isterseniz ana caddeler üzerindeki mağazalar biraz pahalı. Ancak Nevsky Prospekt’i dik kesen cadde ve sokakları biraz dolaşıp daha uygun fiyatlara alışveriş yapabilirsiniz.
Yazımda detay olarak bahsetmediğim ancak görmeniz gereken bir kaç simge yapı arasında Yazlık Saray Peterhof, Dostoyevski’nin Evi, Puşkin Tiyatrosu, Aslanlı Köprü, Saint Catherine Kilisesi‘de bulunuyor. Alışveriş tutkunu iseniz, Bolshoi Prospect üzerinde bulunan MaxMara’yı, Ligovsky Prospect no: 18’de Show-room 18′i, yine Ligovsky Prospect no: 74’te Backstage’i ziyaret edebilirsiniz.
Son olarak bir kaç yiyecek içecek mekanı hakkında bilgi vermek istiyorum. Nevsky 91 numarada Teremok isimli yerde dondurmalı, reçelli, peynirli, tavuklu, etli, mantarlı, çikolatalı çeşitleri olan meşhur pankekleri mutlaka tatmanızı öneririm. İsmini öğrenemediğim ancak pankek satan hemen her yerde gözünüze çarpacak olan dağ meyvelerinden yapılmış kırmızı renkli bir içecek var ve harika. Meşhur Borç çorbasını da burada tadabilirsiniz. Borç çorbasının görünümü domates çorbasına benziyor ve içerisinde tavuk parçacıkları var. Servis ederken isterseniz içerisine bir kaşık yoğurtta bırakılıyor. Bence lezzetli idi.
Daha önce gördüğüm bir çok Asya ve Avrupa şehirlerinden daha fazla etkilendiğim St Petersburg şehrinden bir fotoğrafım ile yazıma son veriyorum. Paylaştığım bilgilerin St.Petersburg şehrine ilk defa gideceklere faydalı olacağını umuyorum. Sağlıcakla kalınız.
Bir yorum bırakabilirsiniz