Azerbaycan’a her gittiğimde, her köşesi buram buram tarih kokan Gence’ye gelince 1606 yılında Şeyh Baheddin mimarlığında inşa edilmiş Şah Abbas Mescidini (Shah Abbas Mosque) ziyaret etmeden ve bu şaheserin fotoğraflarını paylaşmadan geçemiyorum. 400 yaşını tamamlamış bu eser günümüzde halen Cuma mescidi olarak kullanılmaktadır.
Eserin etrafında yüzlerce yaşında, hatta o dönemden kalma çınar ağaçları mescide ayrı bir mistik hava veriyor. Mescidin hemen önündeki meydanda 1700’lü yılların sonlarında yaşamış ve bir avuç askeri ile Gence’yi 30.000 kişilik Rus ordusuna karşı savunarak adını Türk tarihine altın harflerle yazdırmış bir kahramanın, Cevad Han’ın türbesi var.
Dur ayağa, ya azad ol, ya tamam yan, Azərbaycan.!
Gəncə Hakimi Cavad Xan
Bu kısa bilgiden sonra meraklıları için Cevad Han’ın kahramanlık mücadelesini Orkun Dergisinden Sebahattin Şimşir’e ait “Payitaht Gence’ye” isimli yazıdan bir kesitle tamamlamak istiyorum;
1801 yılında Kuzey Gürcistan’ın Rusya’ya katılmasından sonra, Rusların hedefi artık Azerbaycan olmuştur. Bunun da ilk ayağında Gence bulunmaktadır. Cevat Han, Lazarev’in komutasında Rus askerlerinin Gence’ye doğru hareket ettiğini haber alınca, Rus ordusunun Şemşeddil’den çıkıp gitmesi şartı ile hem Ruslar, hem de Gürcülerle dostluk antlaşmaları imzalamak istediğini bildirse de çarizmin müstemleke siyasetini zorla hayata geçiren Sisianov bunu kabul etmemiştir. Her ne olursa olsun Gence’yi ele geçireceği anlaşılmıştı. Lazarev , iki Ermeninin verdiği bilgiler ışığında, 9 Ocak tarihinde Sisianov’a şu mektubu yazar; … Bütün Gence Ermenileri Rus ordusunun gelişini sabırsızlıkla bekliyorlar Gence Hanının ihtiyat tedbiri yalnız ondan ibarettir ki, Şemkire kadar olan yola her gün on kişilik süvari muhafaza grubu gönderir.
O zaman Kafkasya’daki Rus orduları başkumandanı olan General Sisyanov, 22 Kasım 1803 tarihinde Tiflis’ten hareket ederek, Gence’yi kuşatmıştır. 29 Kasım’da Cevat Han’a gönderdiği mektupta, “Geldim, şehrinizi Avrupa adeti üzre alayım… sizden evet yada hayır’dan birini taleb ediyorum. der. Sisianov’un bu mektubuna Cevat Han şu cevabı verir: Muharebe etmek istiyorsan ben hazırım. Kendi toplarınla öğünürsen, benimkiler de onlardan hiç geri kalmaz. Sizde top lülesinin uzunluğu bir arşınsa, bizde üç-dört arşındır. Uğur ise Allah’ın elindedir. Savaşmak istiyorsan savaşalım. Teklifini kabul etmesem belâya düçar olurum. Aslında bedbahtlık seni Petersburg’dan izleye izleye buraya kadar getirdi.”
Sisianov 30 Kasım’da da Gence Ermenilerinin namertliğinden istifade etmek maksadı ile onlara şu mektubu gönderir: “…hepinizi temin ederim ki, Umumrusya taht-tacının müdafaasına kalkan herkes kendinin ve emlâkının tehlikesizliğine tam teminat alacak, Müslümanların soygunculuğundan, her tür takip ve sıkıştırmalarından canınızı kurtaracak. Size Gürcistan’ın herhangi bir köşesinde Rusya devletinin sakini gibi asude yaşamak hukuku verilecektir.” Cevat Han kendisine birçok kez yapılan teslim olması teklifini her defasında reddetmiş, her seferinde kanının son damlasına kadar mücadele edeceğini bildirmiştir.
Ancak Ruslar, Ocak 1804 tarihine rastlayan ve Ramazan Bayramının 3. günü şiddetli bir top ateşinden sonra, iki koldan hücuma geçmişlerdir. Savaş ertesi gün öğle vaktine kadar sürmüştür. Cevat Han, harabeleri Hacı Kale olarak adlanan burc üzerinde, topunun başında, yalın kılıç olarak, müdafaa hâlinde, top ateşi altında parçalanarak şehit olmuştur. Ruslar şehri yağmalamış ve ahaliyi katletmişlerdir. Yaralılardan başka 7.000’den fazla ölü ve 18.000 esir vardır. Camiye sığınan 500’den fazla kadın ve çocuğa da acımamışlardır, Sisyanov’un emri ile hepsi kılıçtan geçirilmişlerdir. Cevat Han’ın oğlu Hüseyin Han da şehadet şerbetini içenlerdendir. Ruslar, şehri zaptettikten sonra, Gence Hanlığı ortadan kalkmıştır.
Bir yorum bırakabilirsiniz